24 Şubat 2010 Çarşamba

Bilinçaltının Yeniden Programlanması

Bilinçaltının programlanması ile ilgili bir metni yazarken bir tuşla malesef hepsini uçurdum, bu yüzden size örnek veremiyorum, bu yazının kaynağını iletmekle yetinicem, yazarımız Yasemin Soysal Kitabının ismi Şişmansanız Sebebi var, yazarımızla tanışma şansına ulaştım, yaşı çok genç fakat becerisi çok olan yeni nesil öğreticilerinden dolayısı ile evrene şifa vermekte. Bilinç altının meziyetlerini öğrenmek isterseniz, oldukça işinize yarıyacak bir kitap , uygulamalarını mutlaka yapın.

sevgi ve tebessümle kalın

Murat Güldoğan

5 Şubat 2010 Cuma

Çocukluk Dönemi: Toplumsal Kucak

Lemurya'da istenmeyen çocuk diye bir şey olmazdı. Her bir değerli çocuk dikkatle planlanır, sevinçle karşılanır, taparcasına sevilir ve sevgiyle yetiştirilirdi. Bizim ortamımızda yetişmek bir peri masalı gibiydi, bu dünyevi perilerden oluşan manevi ana babaların büyüleyici ortamında büyümek gibiydi.

Her bir toplumda on ila yüz yıl arasında bir çocuk doğardı. Doğumdan sonra anne bebeğe süt emzirir, sonra "Uyumlanma" töreni için bebeği Büyükler Kurulu'na teslim ederdi. O zaman köyün kadınlarının birçoğu da süt salgılamaya başlar ve sırayla bebeğe süt verirdi. Bu , o çocuk tüm toplumun bir üyesi olduğu, tek bir ana babaya ait olmadığı için yapılırdı. Tüm toplum, yaşamının başlangıcından itibaren çocukluk döneminin sonuna dek bu çocuğa ana babalık yapardı. Tüm erkekler ve kadınlar bu çocuğun sevinç-dolu ana babalarıydı.
Bir çocuğun, yaşamının ilk iki yılı boyunca fiziksel bedenine gevşek bir biçimde bağlı olduğunu bilirdik. Bu yüzden bebeğimizi sırayla kucağımızda taşır, onu asla yalnız bırakmaz, hatta bir kenara bırakmazdık. Çocuğumuz erkeklerden, kadınlardan ve büyük çocuklardan oluşan "toplumsal kucak" ta uyur, yemek yer, okşanır, oyun oynar ve gezdirilirdi. Bu yolla o bir yandan ışık bedenini korurken, fiziksel bedeniyle de tam olarak bütünleşebilirdi. Emeklemeye ya da yürümeye hazır olduğunda, bunu yapmaya teşvik edilir, ama sonra dinlenmek, uyumak ya da kucaklanmak üzere birisinin kucağına geri dönerdi. Bu yüzden Lemurya ' da beşikte ölüm, yetim kalmak, doğum ya da ayrılık travması ve bitkin düşüp yıpranmış ana babalar olmazdı.
Toplumda bu derin bağı oluşturması bir çocuğun kişisel doğasının, yeteneklerinin ve varlığının tam olarak gelişmesini sağlardı. ilk iki yılda oluşturulan bağlar, çocuklarımızın karakterini şekillendirir, onları topluma bağlar, doğal yeteneklerini ve Evrensil Bilgeliği giderek daha çok fark etmelerine yardımcı olurdu. Biz sevgili çocuklarımızı dikkatle ve şefkatle yetiştirmenin değerini bilirdik.
Her çocuk yaşamının ilk iki yılı boyunca çok dikkat görür, sevgiyle korunurdu. Bebeklere her gün masaj yapılır ve kendilerini doğayla bir hissetmeleri için şelalelerde, derelerde ve okyanusta şefkatle yıkanırlardı. Bu uygulamanın amacı, onların doğayla , toplumla ve tüm varoluşun kaynağıyla birleşirken, kendi bedenlerinde köklenmelerini sağlamaktı.

Çocuklarımızı büyütüp geliştirmek hayal edebileceğimiz en eğlenceli, huşu ve doyum verici sorumluluktu. Bir çocuğun gerçek özünü, bilgeliğini ve her şeyle birliğini gözlemleyip besleyerek, o çocuğa yaşam verirdik. Kişisel amaçlarımızı çocuklarımıza empoze etme hatasına asla düşmezdik. Her bir çocuğun ruhu dünyaya gelme amacını ve niyetlerini ço Lktan bildirmiş olurdu. Toplumdaki herkes güneşin, ayın , gezegenlerin ve yıldızların etkisini- ve çocuğumuzun doğal yeteneklerini ve becerilerini nasıl destekleyeceğini- bilirdi.

Evet böyle sürüp gidiyor, bu güzel düşüncelere sahip kitabın yazarları LAUREN O.THYME VE SAREYA ORİON Aynı zamanda Medyum olan bu yazarlar eski Mu kıtası olarak da bilinen ilk uygarlık olan Lemurya ' nın yazarları AKAŞA Yayıncılıktan Bulabileceğiniz LEMURYA YOLU ' nu keyifle okumanızı dilerim.

Sevgi ve tebessümle kalın

Murat Güldoğan